5 Aralık 2010 Pazar

Sosyal Medya ve Blog Yazmak

Yine bir pazar, yine kahvaltımızı yapıp güzel bir fincan kahvyele cilamızı çekmiş bulunmakta olduğumuza göre artık ufak ufak bir şeyler karalamamak için bir sebep yok demektir, müzik çaları da karışık çal moduna aldık mı tamamdır! :)

Bir süredir en moda kelime gruplarından birisi de "sosyal medya" ve "sosyal medya uzmanı". Şimdi bir göz atalım sosyal medya nedir, bunun  uzmanı kimdir?

Sosyal medya insanların dijital ortamlarda birbirleriyle görüşlerini paylaşmasıdır. Bu paylaşım Sosyal Ağlar, Bloglar, Mini Bloglar, Forumlar, Anlık Mesajlaşma Programları, sohbet siteleri gibi insanların etkileşim içinde olabilecekleri her türlü yolla olabilmekte. İşte size bir bakışta Sosyal Medya Platformları:


Sosyal Medya Uzmanı denen şahıs da bir marka ya da kişi hakkında sosyal ortamlarda konuşulanları takip etmekle ve bu sürekli değişen ve etkileşim içinde olan ortamda bu marka veya kişilerle ilgili strateji ve kampanyalar geliştirmekle görevli kişidir. Dışarıdan bakınca "Ohh kebap" tarzı bir iş görünse de sürekli kendinizi geliştirmeniz gereken ve sürekli güncel kalmanızı gerektiren zorlu bir iş olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık insanlar o kadar çok ve birbirinden değişik ortamlarda fikirlerini dile getirebiliyorlar ki, markalar için internet mutlaka bu işin profesyonelleri tarafından takip edilmesi gereken bir yer olmaya başladı...

Çok şanslısınız çünkü bu yazıyı benim gibi bilgi grafiklerine (infographics) meraklı bir adamın kaleminden okuyorsunuz:) Bu yüzden bol bol grafikler ekleyerek sizinle konu hakkında sıkılmadan net bilgiler sahibi olacağız...Grafikleri  yeni sekmede açarsanız veya bilgisayarınıza kaydederseniz büyük boyda net görebilirsiniz. Bakalım Sosyal Medyanın gelişimi nasıl olmuş?


Gördüğünüz gibi bugün müptelası olduğumuz sayfaların ve platformların büyük çoğunluğu 2000-2007 yılları arasında hayatımıza girmiş. Peki sadece Türkiye'de 24 milyon üyesi olan Facebook bir ekonomi olsaydı nasıl olurdu diye hiç düşündünüz mü?


Gördüğünüz gibi Facebook her gün online 200 milyon ve toplamdaki 500 milyon üyesiyle artık bir sosyal ortamdan çok dev bir ekonomik kuruluş haline geldi. Eğer Facebook bir ülke olsaydı dünyanın 3. büyük ülkesi olurdu ve kendisinden çok daha önce kurulmuş çoğu şirketin toplamından büyük bir değeri var...

Ülkemizde en yaygın sosyal ortamlara bakınca Facebook, Twitter ve Yasaklı olmadan(!) önce Youtube'u görüyoruz. Biz paylaşmayı seven ve yeniliklere açık bir toplum olarak, sosyal ortama çok çabuk uyum sağladık, hatta o kadar fazla uyum sağladık ki bağımlısı konumuna geldik. Gençlerimiz Facebook ve Twitter'a bağlanmayan telefon istemez oldu, maçlarda gol olunca spiker daha "Goool!" diyemeden Twitter'dan gol tweet'leri yağıyor :)

Şimdi de diğer kıymetlimiz Twitter'a bir göz atalım:


Bu araştırma 2009 sonlarında yapılmış olmasına rağmen twitter'ın da ne kadar büyük bir ortam olduğu ortada. Benim şahsi gözlemlerin insanların tercihlerinin Facebook hesaplarına daha çok yüzyüze bildikleri arkadaşlarını eklemek yönünde olmasına rağmen twitter ve FriendFeed gibi ortamlarda tanıdık tanımadık herkesi ekleyebildikleri yönünde. Bu yüzden de Facebook'ta birini arkadaş olarak kabul etmemek veya arkadaşlıktan silmek daha sert algılara neden olurken, twitter'da çok da takılan bir durum değil...İnsanlar sizi ekliyorlar, muhabbet hoşlarına giderse takip etmeye devam ediyorlar, gitmezse bir bakmışsınız silmişler:) Ben twitter kullanmaya çok geç başladım ama bir laf vardır "Facebook göçerse Twitter'da herkes bunu konuşur. Twitter göçerse dünya susar" diye, işte artık buna inananlardanım. Twitter inanılmaz hızlı, birşeyin twitter'dan daha hızlı yayılmasının yolu yok gibi. :) Örneğin Taksim'deki acı bombalama olduğunda ben olayı twitter'dan öğrendim, online haber kanalları bile ne kadar sonra haber olarak geçmeye başladılar. Aynı şekilde Türk Hava Yolları'nın uçağı Amsterdam'da sert bir mecburi iniş yaptığında da yoldan geçen bir gencin tweet'leriyle ilk durumdan haberdar olduk. Artık gazeteler neredeyse "eski" haberleri verir konumda kaldılar. Televizyon ve internet haberciliği de ne yazık ki artık çok geriden geliyor...


Benim bunların hepsinden geç keşfettiğim ise FriendFeed oldu. FriendFeed Facebook'un sahibi Mark'a ait ve aslında çok da üstüne düştüğü bir platform değil. Hatta bildiğim kadarıyla geliştirmeyeceğini duyurmuş. Ama FriendFeed twitter, blog, youtube birçok hesabınızı senkronize edebileceğiniz, hepsinden yaptığınız paylaşımları tek ortamda görebileceğiniz çok kullanışlı bir platform. Aslında Facebook ve Twitter'dan avantajlı bir kullanım yapısı olmasına rağmen gerek yalın görüntüsü, gerekse neredeyse sıfır olan pazarlamasıyla Türkiye şartlarında pek kullanıcı bulamadı. Facebook'un 24 milyon kullanıcısının  yanında 14 bin Türk kullanıcısı devede kulak gibi kalıyor.(Grafikte daha büyük rakamlardan bahsedilmiş gerçi) Ama...

FriendFeed'i özel kılan kısmı ise Türkiye'de bilgisayar teknolojileri, dijital pazarlama, sosyal medya planlaması yapan çekirdek uzman kadronun en çok kullandığı platform olması. FriendFeed'de bir kişiye abone olduğunuzda onun blogunda yayınladığı yazıdan attığı tweet'e, youtube eklediği videosundan FlickR'a koyduğu fotoğrafına tek kalemde erişebiliyorsunuz.. Burada takipçisi bol bir kullanıcının bir sorusuna dakikalar içinde onlarca cevabın gelebildiğini düşündüğünüzde, geri bildirimler almak ve çıkarımlar yapmak için muhteşem bir ortam olduğunu söylebiliriz. Twitter'ı alt ettiği nokta ise bence girilen gönderinin altına yorum yapılabiliyor olması. Bu da sanırım Facebook tabanlı bir mantıktan olmasından kaynaklanıyor.



Bunların dışında biraz daha Profesyonel Hayatı ilgilendiren LinkedIn var. Bu platformda genelde iş hayatıyla ilgili profesyoneller bulunuyor ve kendi sektörleriyle ilgili paylaşımlar yapıp, seminer ve toplantılar düzenliyorlar, yeni insanlarla tanışıyorlar, gözlerine kestirdikleri insanlara iş teklifleri yapıyorlar. Aynı şekilde siz de istediğiniz şirketleri takibe alıp onlar hakkında ayrıntılı bilgilere sahip olabiliyorsunuz. 

Bu ağları ve paylaşım sitelerini çoğaltmak mümkün, ilk grafiğe bakarsak da hepsini yazmaksa imkansız. Zaten eğer işiniz bu değilse veya benim gibi şuanda mecburiyetten oldukça fazla boş vaktiniz yoksa bu kadar platformun hepsinde aynı anda aktif olarak bulunmak çok zor ve çok zaman alıcı. 

İşte insanların internet kullanımını fark eden ve artık internette bulunmamanın imkansız hale geldiğini anlayan markalar da dijital pazarlamanın önemini anlamış durumda... Neredeyse büyük bütün şirketlerin bir facebook ve twitter sayfası var ve bazıları gerçekten yaratıcı bir şekilde yönetiliyor. Televizyon veya gazeteye reklam verirken bunu görüntüleyecek insanları seçemezken, Facebook, Google Adwords  vb şirketler yardımıyla reklamınızın yayınlanacağı şehirden, gösterileceği insanların yaş aralığına, cinsiyetine, evli/bekar durumuna kadar çeşitli belirleyici kıstaslarda  reklam yayınlamanız artık mümkün. Ve normalden çok daha ucuza maledebileceğiniz bu reklamların sadece tam sizin hedef aldığınız kitle tarafından görüleceğini de düşündüğümüzde oldukça etkili bir reklam tarzı!

Dün canlı izlediğim İTÜ- Türkiye'de İnternet Konferansı'nda da konunun uzmanları tarafından bolca dile getirildiği üzere reklam verenler en az parayı harcayıp en çok getiriyi elde etme peşindeler. Televizyon ve gazete reklamlarının geri bildirimleri oldukça düşükken internet reklamcılığında reklamınızı görüntüleyenleri takip etme imkanınız çok daha fazla, haliyle daha net geri bildirimler alabiliyorsunuz. Dijital pazarlama, Arama Motoru Optimizasyonu ve İnternet Reklamcılığı gerçek anlamda geleceğin işleri ve bu konuların her biri kendi içinde ayrıntılı ve uzun yazılara temel oluşturabilecek tarzda olduğundan sizi daha fazla sıkmadan son konu olan blog yazımına geçeceğim.


Basitçe web günlüğü tutmak olarak adlandırabileceğimiz blog yazmak işi de günümüzde yükselen trendde devam eden faaliyetlerden. Şuan Türkiye'de ve dünyada en çok tutan bloglar benim gözlemlerime göre moda ve teknoloji blogları. İkisinin de hatrı sayılır sayıda ve cebi kalın takipçileri olduğunu düşünürsek buna şaşmamak gerekir. :) Aynı zamanda bu blog gibi düşünce paylaşımı yapılan bloglar, diğer blogum gibi ürün incelemesi blogları, spor, sanat, siyaset vb bir çok değişik konuda da bloglar mevcut tabi ki.

Blog yazan insan düşüncelerini paylaşmaktan keyif alan insandır. Tabi ki bunları paylaşan insan aynı zamanda olumlu veya olumsuz yorumları da bekliyor. Kendi adıma konuşmak gerekirse yazdığım bir yazıdan sonra insanların bunun hakkında olumlu veya olumsuz bir yorum yapmasından keyif alıyorum. Kendi adıma işin tıkandığı kısım burası aslında. Burada iki temel sorunla karşı karşıyayım:

Bunlardan birincisi: 2 Sayfamda da yaşadığım Google Friend Connect'e üye olunamaması sorunu. Sildim, kendi sitelerinden kod aldım, yeniden yükledim. Ne yaptımsa sorunu çözemedim. Arkadaşlarımdan bir kısmı bloglara izleyici olarak katılamadıklarını, katılsalar bile orada görünmediklerini ve son yazıların kontrol panellerinde güncellenmediğini söylüyorlar. :( İlk yazmaya başladığımda üye olabilmiş 3-5 insana sorduğumda ise hiçbir problem yaşamadıklarını söylüyorlar.

İkincisi ise etrafımdaki dostlarımın genelde blog kültürü olan bir çevreden olmamaları dolayısıyla geri bildirimlerinin ve paylaşımlarının çok düşük olması. Yani basit bir örnek vermek gerekirse 3 Aralık'ta Engelliler için yazdığım yazıyı bir çok ünlü sanatçı ve insan paylaşırken, en çok güvendiğim dostlarımın okuyup geçmiş olmaları, altına 2 satır yorum yazarak olumlu veya olumsuz düşüncelerini belirtmiyor olmaları beni geri bildiririm alamamak konusunda sıkıntıya sokuyor. Beni hayatında hiç görmemiş bir insanın twitter'da mesajımı birçok ünlüye tek tek göndererek bana destek olması ne kadar hoşsa, canım kanım dediğim dostlarımın bir tuşa basıp paylaşmaması da o kadar üzücü... Uzaya, eğer evrende diğer yaşam formları da varsa diye sinyal yollayan NASA gibi hissediyorum kendimi. Ama biliyorum ki sesim aslında boşlukta yok olmuyor, birileri bir yerlerde yorum yapmasa da sesimi duyuyor.

Şimdi yazıya ek yapıyor ve son bulduğum grafiği ekliyorum ki çok derli toplu ve net olduğundan hoşuma gitti:)

KAYNAK

Yazı uzadıkça "Houston We Got a Problem" dediğinizi duyar gibi oldum ondan artık noktayı koyuyor ve hepinize mutlu, güzel bir pazar diliyorum...

NOT:
Bazı grafikleri önceden indirdiğimden kaynaklarını hatırlayamadım. Bulursam linklerini ekleyeceğim.

8 yorum:

  1. Bu "sosyal medya" da neyin nesi diyen herkesin kafasındaki soru işaretlerini silen çok açıklayıcı bir yazı olmuş..Ellerine sağlık..Diğer yazılarını merakla bekliyoruz;)

    YanıtlaSil
  2. Bu arada yazıda unuttuğum bir kısmı buraya ekleyeyim. Bu tip sosyal ağlardan aldığınız keyif kimi takip ettiğinizle ve kimin sizi takip ettiğiyle tabi ki doğru orantılı... Kaliteli insanları takip ederek hem kendinizi geliştirebilir, hem de güzel zaman geçirebilirsiniz. :)

    YanıtlaSil
  3. Altında KAYNAK yazan grafiklerin KAYNAK linkine tıklarsanız tam ve net halini görebilirsiniz çünkü ne yazık ki orjinal halini yazıya eklerken blogger biraz küçültüyor..

    YanıtlaSil
  4. yazında sosyal medya devlerinden özetle bahsedip,geleceğin bilişim teknolojileri üzerine inşa edileceğini akıcı bir dille ifade etmişsin...paylaşımından ve emeğinden ötürü teşekkürler yoldaş:)

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederim:) Bir süredir boş zamanımın bol olması nedeniyle sosyal medyayı yakından takip etme, laylaylom olarak kullanmaktan öte "bu işin profesyonelleri ne yapar?" merakını gidermek için kendimi geliştirme imkanı buldum. Umarım faydalı bir yazı olmuştur. :)

    YanıtlaSil
  6. ilk defa blog sayfasında bukadar uzun bir yazıyı tek solukta okudum:) bilirsiniz monitöre bakarak yazı okumak her ziyaretçiyi sıkan bir durum. halbuki aynı yazı, "elde kitap" olsa sayfalarca okuyabiliriz. bende bloğumda hep kısa kesmeye çalışırım ama sizin gibi akıcı dille yazınca okunuyormuş dememkki:) tebrik ederim. Bloğumunda biraz desteğe ihtiyacı var şöyle bi göz gezdirirseniz gerçekten çok memnun olurum. değerli yorumlarınızı bekliyorum. http://ticarethayati.blogspot.com

    YanıtlaSil
  7. Sayın Kapıcıoğlu sizin yorumunuzu daha yeni gördüm kusura bakmayın. Bu ara SMCO projesi yüzünden oldukça yoğun günler geçiriyorum, bu yüzden bloglarımla çok ilgilenemedim. Ama mutlaka birşeyler karalamaya devam edeceğim.

    İltifatlarınız için teşekkür ederim, bizim insanımız aslında uzun yazıları okumayı sevmez ama sağda solda görüp de okuyanlar olumlu yorumlar yaptılar hep, hepinize teşekkür ederim :) Şuan dışarı çıkacağım, blogunuza ilk fırsatta bakacağım;)

    YanıtlaSil
  8. Verdiğiniz bilgiler çok işime yaradı. Paylaşımlarınız için boşanma avukatı olarak teşekkür eder çalışmalarınızın devamını dilerim.

    YanıtlaSil