3 Aralık 2010 Cuma

Engelleri Kaldır!


Bugün "3 Aralık Dünya Engelliler" günü. Hani yolda elinden tutup bir karşıya geçirmeye üşendiğimiz,  kendilerine tekerlekli sandalye alabilecek veya sandalye verilmiş kadar şanslılarının da kaldırımlarınıza rahatça çıkamaması için ufak bir rampayı yapmaya erindiğimiz engelliler...Kimisini hayat daha doğuştan vurdu, kimisini kalleş bir kurşun... Eş dost konuşmalarında ortamı boş bolunca bol keseden atarak milliyetçi konuşmalar yaparken bol bol adını ağzımıza aldığımız GAZİ'lerimizin otobüslerde bulunan "Hamile Bayanlara, Yaşlı ve Gazilere Yer Veriniz" utanç tabelalarına rağmen ayakta yolculuk ettiği ülke burası...Bence eğer bir engelliye veya gaziye yer vermek için sizi dürten bir tabelaya ihtiyaç duyuyorsanız, insanlığınızdan şüphe etmek için en küçük nedeniniz kalmamış demektir...



Engelleri kaldır hareketinin Amaç Sayfasında istihdam için yazılan neden:

 İşsizlik; engelli bireylerin topluma ve hayata yeterince karışamama sebepleri olarak telaffuz edilen; eğitim, sağlık, ulaşım gibi problemlerin temeli konumundadır. Her bireye bağımsız seçim yapma ve yeteneklerini geliştirme hakkının tanınması ve bu yolla kişilerin bağımlılıklarının en aza indirgenmesi için, istihdam konusunda farkındalık yaratarak, kurumları “Engelli Personel” alımına teşvik etmeyi hedeflemekteyiz.

Ben de şimdi size daha önce gözlerim dolarak izlediğim bir gazinin istihdam hikayesini anlatmak istiyorum. Videosunu veya yazısını bulamadım, izlememin üstünden epeyce geçti ufak yanlış hatırlamalarım olabilir ama bu yürek burkan hikaye kabaca şöyle:

Bir çatışma esnasında kolundan ciddi derece yaralanan ve ciddi iş gücü kaybına uğrayan gazimiz uzun süre tedavi için hastahanede yatar. Tabi ki her gazi gibi maddi olarak sıkıntıya düşer ve iş aramaya başlar. Tabi ki Türkiye gibi balık hafızalı bir ülkede iş bulamaz. Sor soruştur devletin engelli çalıştırmak "zorunda(!)" olduğunu öğrenir ve kurumların kapısını aşındırmaya başlar. Çoğundan kabul görmez. En son sanırım Seka'da işe alınır. Ama kollarından ciddi derece iş gücü kaybı olduğu halde depoya verilir ve raflara malzeme yerleştirmesi istenir. Durumunu belirtip bu işin kendisine ağır geldiğini anlatınca da "İstemiyorsan çalışma!" cevabını alır(!) Devamında  o kıymetli gazimiz o aşağılık adamların ona layık gördüğü depoda 2 tonluk kağıt rulosunun üstüne yuvarlanması sonucunda ağır şekilde yaralanır.. Alın size istihdam...

Kızmayın dostlar biz böyleyiz işte...Bu kadar işe muhtaç insan varken, devletteki Engelli Kadrolarının %75 civarında boş olduğunu biliyor muydunuz?

Biz yolda fiziksel engelli birini görünce zihinsel olarak da engelli olduğunu düşünürüz, ve aptalca yaklaşırız onlara. Ya da olsun zihinsel engelli olsun, hangimizin başına gelebileceğini bilemeyiz ki...Zihinsel engelli çocuklarımıza "Nasıl olsa seslerini çıkaramazlar!" diye tecavüz etmeyi adet haline getirmiş kanı bozuklar var bu ülkede...Engelli vatandaşlarımız hep unutuluyor, hep ikinci plana atılıyor, televizyonlarda hep süslü püslü sözler verilip sonra kameralar çıkar çıkmaz bu sözler unutuluyor. Bakın işin eğitim kısmına göz atalım:


Neymiş? %95'i eğitim hizmeti alamıyormuş! 8 milyon Türk vatandaşı eğitim hizmetinden yoksun! Şimdi başka konulara gelince "bu kızlarımızın eğitim hakkı elinden alınıyor!" diyen bütün kitlelere ve Hükümete açıkca soruyorum, bu gençlerin, bu insanların eğitim hakkı ellerinden alınmıyor mu? Bu insanlar zihinsel engelli olsalar bile kendilerine özel bir eğitim verilmesi gerekir ki, bu insanlarımızın büyük çoğunluğu sadece fiziksel engelli...



Ampute Milli Takımlarımız var, bütün bakımsızlıklara, bütün imkansızlıklara, unutulmuşluklara rağmen çeşitli sporlarda dünyada derece yapıyorlar. Milyon Euroları alıp 2 kolu 2 bacağı olduğu halde top oynayamayanlara ders veriyorlar bedavaya..Belinden altı olmadığı halde balık gibi yüzenleri var. Onlar hayata tutunacak ufacık dallar arıyorlar. Hayat zaten onlara en büyük darbeyi vurmuş, Türkiye gibi ülkede engelli hale getirmiş onları! Onlar bizden acıma veya olağanüstü imkanlar beklemiyorlar, sadece sıradan insanlar gibi hayatlarına devam edebilmek istiyorlar...



Türkiye gibi terörle mücadelede nice evladı kolundan, gözünden, bacaklarından olmuş bir ülkede, trafik terörüne her yıl onlarca kolun, bacağın kurban verildiği bir ülkede, Çernobil felekatine maruz kalınmış bir ülkede, 9 milyon engelli varken, hayatımızda hiç yerlerinin olmaması ne kötü değil mi? Otobüslerde engellilerin binip inebileceği düzenek yok. Yanlarında birisi bindirip indirirken de, içeride 50 tane hayvan sızlanıyor beklemekten...Yollar çukur dolu, kaldırmlarda geçiş yerleri yok, engellilerin özel eğitime veya sandalyaye ayırabilecekleri bir gelirleri yok, çünkü bu ülkede onlara iş yok...



Daha güzel bir yazı yazabilmeyi, bugünü neşeli cümlelerle bitirmeyi çok isterdim ama yazdıkça aklıma daha da kötü örnekler geliyor, ondan burada bitiriyorum izninizle...Çevrenizdeki engellilerin daha çok farkında olmanız ve hayatlarını kolaylaştırmak için ufak da olsa daha çok çaba göstermeniz dileklerimle...Umarım sosyal hayata daha çok karışabildikleri, eğitim ve çalışma hakkına sahip oldukları bir ülke haline gelebiliriz. Onlar herşeye rağmen hayata tutunmaya devam etsinler, LÜTFEN!

NOTLAR:


Diğer blogumda da bir çalışmasını kullandığım Sayın Emrah Cengiz güzel bir bilgi grafiği hazırlamış, onu da ekleyelim ki görüntü gözünüzde netleşsin...



Videolar ve diğer görseller www.engellerikaldır.com adresinden alınmıştır.
En alttaki görsel Ömer Faruk İnci'ye aittir.

Bence eğer bir şarkıları olsa, sanırım o da BU ŞARKI olurdu...

"Tonight your soul sleeps, but one day you will feel real pain,
maybe then you will see mee as I am,
A fragile wreck on a storm of emotion"

Countless times I trusted you,
I let you back in,
Knowing... Yearning... you know
I should have run... but I stayed

Maybe I always knew,
My fragile dreams would be broken for you.

Today I introduced myself,
To my own feelings,
In silent agony, after all these years,
They spoke to me... after all these years

Maybe I always knew...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder