25 Kasım 2010 Perşembe

Öğretmenlerimize...

Dün, öğretmenler günüydü...Nasıl ki annemizi koca senede en çok anneler gününde, Atamızı en çok 10 Kasım'da hatırlarız, abartılı tavırlarla gösteriş yaparız ya, öğretmenlerimizi de bugün öyle, o kadar hatrıladık işte...Kısa da olsa bir telefon edince, onlar gerçekten mutlu oldular ama, aslında "bir günlüğüne kahraman" olduklarının onlar da farkında...Nefes filminde Mete Yüzbaşı'nın da dediği gibi, 45 saniyeliğine kahraman oldular aslında...Yarın kimse hatırlamayacak...



Şimdi böyle yaşlı, kelli felli adamlar gibi konuşacağım ama yaşı benden gençler kızmasın, onlarda bizdeki öğretmen sevgi ve saygısını göremiyorum. Bizim farklı bir "öğretmen" resmi vardı kafamızda, şimdikilerin bambaşka. Bazen okul kenarlarından geçerken bakıyorum da, çocuklar o kadar arsız olmuş, o kadar yozlaşmış ki, öğretmen olmak başlı başına marifet olma yolunda. Annem anlattı, geçen aşağıdaki okulun yanından geçerken müdür öğrencilere kızıyormuş "Şimdiye kadar bir sürü arsızlık yaptınız, düzeltmeye çalıştık...Yere, duvarlara terbiyesizce şeyler yazdınız sildik..Şimdi tavanlara yazmaya başladınız, artık sert tedbirler almak zorunda kalacağız!" diye. Buyurun burada öğretmen olun. Eskiden öğretmene "Hocam eti senin kemiği benim" denirdi, şimdi öğretmenler türlü sebeplerle mahkemeye veriliyor. Öğrenciler ders dinleyeceğine gizli kamerayla, cep telefonuyla öğretmeninin etek altı videosunu çekip video sitesine koyma çabası içerisinde...Suratları bir karış makyajla, erkekler bir kutu jöleli saçla derse gidiyor. Kızmayın bana ama çocuklarımız böyle...



Yılmaz Özdil yazmıştı "Çocuğumuzun cebine koyduğumuz telefonun ederi bir öğretmen maaşı, bir telefon kadar maaş alan insandan çocuğumuza iyi bir eğitim vermesini bekliyoruz!" diye, aynen katılıyorum. Öğretmenlerimiz gencecik bedenleri, daha akıllarına bir sürü görüş "fısıldanmadan" doğru düzgün yetiştirebilirlerse, bu ülkeye hiçbir şey olmaz. Çocukların anaları babaları, dizilerden gözlerini ayırıp da analık babalık yapmayı unuttuğundan beri, gençler de boşladı kendini, küçücük yaşlarda dizikolik oldular. Gençlik Dizisi başlığıyla ne kadar arsızlık, yüzsüzlük var, normal saymaya başladılar...Bir düşünün dizileri, Kavak Yelleri, Melekler Korusun, Arka Sıradakiler bilmem ne, ne kadar bize uzak konular sıradanlaştırılıp önlerine "normal"miş gibi kondu. Ondan öğretmenlerimize daha da çok iş düşüyor artık, çoğu çocuk ana-babasından çok onları görüyor çünkü. Minikken beyne ekilen tohumlar, ileride uçsuz bucaksız tarlalar olacaklar...


Hani siz "geç oldu" diye gece kızınızı yeri gelir sinemaya bile göndermek istemezsiniz ya, nice kız valizini toplayıp Van'a, Hakkari'ye, İstanbul'a gidiyor bir başına...Tabi oralara gidebilmesi için önce en az bir senesini tümden silmesi ve yemeyip içmeyip KPSS çalışması gerekiyor. Yani Fizik öğretmenin tarih sorusuna, Türkçe öğretmenin matematik sorusuna nasıl cevap verdiği, gelecek hayatını 180 derece değiştirebilir. Çalışmazsa ne mi olur? Ne olacak, devlet mafya gibi, alır vekil öğretmen diye, yarı fiyatına çalıştırır, sigortandan kısar, yaz oldu mu maaşını keser, utanmaz "Nasılolsa paraya muhtaç(!)" der, hademe niyetine çalıştırır. Kadro eksiktir, Vekil öğretmen 2-3 derse birden girer ama asla atanamaz. Koca ülkede toplamda 150 fizik öğretmeni atanacak diye adamlar sevindirik oldular, çünkü bu rakam rekor, eskiden 3 kişi-5 kişi atanıyordu.



"Yok arkadaş yemişim devletini, ben gider özelde paşa paşa çalışırım" dersen, Türkiye'de yaşadığını çok çabuk unutuyorsun demektir. Dershaneciler de ayrı haydut. 200 lira maaş teklif ederler, azına giderse "Yersen" derler... Dershaneye ne zaman gidilir?Çoğunlukla haftasonu, 200 lira için bütün haftasonunu isterler senden ama hiç yüzleri kızarmaz...Sürünürsün en az 1-2 yıl, adamların vermeye utanmadıkları paralara çalışırsın. Aslında saçma sapan eğitim siteminin yarattığı  yarış atı sektöründe tımarcı oldun haberin yok...

Biz koca şehirlerde yapacak birşeyler bulamayıp sıkılırken, birçoğu Ordu'nun bilmem ne köyünde, Bitlis'in bilmem ne mezrasında çocuklarımızı eğitiyor. Ama biz öğretmenden konuşurken, hemen aklımıza "kışın 15 gün, yazın 2 ay tatili var ama(!)" deriz hep, hiç düşünmeyiz ne zorluklara katlandıklarını, ne kadar az para aldıklarını, sizin evde bir tanesine bakamadığınız çocuklardan kırk tanesine ders anlatmaya çalıştıklarını...

Eş durumundan tayin olamayan kaç tane kadın öğretmen vardı, yıllarca süründüler...Baba bir ilde, anne bir ilde, böyle aile mi olur! Daha yeni yeni il emrine atamalardan vs bahsediliyor.

Bugün üniversite sınavında çoğu öğretmenliğe girmek, bir sürü mühendisliğe vs girmekten daha zor. Ama devlet kendi mezun ettiği adamı, bu kadar da açık kadro varken, yarı fiyatına çalıştırmanın derdinde...Çok sevdiğim bir arkadaşımın KPSS sonrası açık olan okullarına bakarken şunu farkettik, kimsenin gitmek istemediği o ücra köşelerdeki okulların personel listesine bakıyorsunuz, hep gencecik öğretmenler..."Aman atamam yapılsın da, neresi olsa giderim napıyım..." demişler, valizi toplayıp bir bilinmeyene gitmişler...O kadar puanlar alıp da girdikleri bölümleri bitirmek bir kar sağlamadı, sınav da sınav...



Şunu asla unutmayın değerli hocalarımız. Siyasiler iyi yetişmiş bireylerden hoşlanmazlar. Çabuk kandırılacak, söz dinleyen, ürkek bireylerden hoşlanırlar. Kendileri trilyonluk araçlarla gezerken, sizin okulun duvarını boyatacak ödenek bulamamak hoşlarına gider. Ondan siyasi güçlerden yardım beklemeyin, o yardım hiçbir zaman gelmeyecek. Yeri gelecek öğrencilerinizle sırtınızda odun taşıyacaksınız, yeri gelecek ünlülerden kitap desteği için kampanya isteyeceksiniz. Her sene sınav sistemini değiştirerek, öğrencileri allak bullak eden bu adamlar, bu ülkede eğitim sistemini gerçekten düzeltmek istiyor olsalar, bir tarz seçer ve en az 5 yıl o tarzda yetişen öğrencilerin durumunu kontrol ederek karar alırlardı. Sistemler senede bir yenilecek şeyler değildir. Zeitgeist belgeselinde eğitim sisteminin nasıl kasıtlı olarak bozulduğunu açık açık anlatıyorlardı. Ondan işiniz çok zor, bu kadar olumsuzluğa rağmen, biz sizden evlatlarımızı iyi yetiştirmenizi beklemeye devam edeceğiz.

Yazı biraz dağınık oldu farkındayım, daha anlatacaklarımız da vardı belki ama yazıp da yayılanmamaya alışmamak için yazı olarak çok beğenmesem de paylaşmak istedim...Tüm genç öğretmenlerimizin atanması, emektarların da daha iyi koşullarda çalışması dileklerimle..

1 yorum:

  1. Umudu bu yaziyi gecen sene yazmssn sanrm bu yil tekrr yazmlzn cnku degsen cok sey var secm dnmnde bnler ce ogrtmn atancgni soleyn devlet ilk atmda bzi ykti 33 bn rehbr ogrtmn atanckti sozde ilk atmadA sayi 660 oldu sadece es drmlarda bnun icnde. Izmrdeki btn ilce mlli egtmlri gzdm dplomlrimi braktm felsfe grbu ve rehber ogretmnlk icn 1 tane mi ucretli ogretmnlk ckmaz ckmdi. Son olrak ozel bir kolejn sekreterlk ilanna basvrdm pozsyn hala ack ama bni almadlar ne istiyorlar blmiorm artk sartlar cok daha kotu her gecn yil bzi kotuye goturuyor ama kmse farktmiyor. Bu sinsi ilerleyis bizi bitiriyor

    YanıtlaSil