Speed and Angels belgeseli...Giriş sahnesinde yazan isim yukarıdaki isim...Bu ismin ortasındaki "Faceshot" adı geçen şahsın pilot olduğunu ve uçuş çağrı adının "Faceshot" olduğunu gösteriyor. Pilotlara manidar çağrı adları vermek, Amerikan Hava ve Deniz Kuvvetleri'nde devam eden güzel bir gelenek. Jay'e Faceshot adının konması ise aslında oldukça direkt bir nedene dayanıyor. Orasına az sonra geleceğiz. Önce Jay'i bir belgesele konu olacak kadar özel kılan hayatının ilk yıllarına bir göz atalım isterseniz.
Jay doğduğundan 2 gün sonra, hastahaneden eve giderken daha eve yetişmeden, havacılık aşığı babası tarafından havaalanına götürülüp ilk uçuşuna çıkarılmış, havacı genlerden gelen şanslı bir bebekti. Ama bu şansı 2,5 yaşında babasını bir kalp krizi nedeniyle kaybetmesi yüzünden tersine dönmeye başladı. Yetim kaldı.
Top Gun filmini izlemesiyle, yaşıtı bütün çocuklar gibi havacılığa olan ilgisi oldukça arttı, artık "ne olmak istiyorsun?" diye sorulduğunda "savaş pilotu" cevabını veriyordu. Tam hayallerine erişmesine 1 yıl kalmıştı ki daha 5 dakika önce geldiği partide silahını kurcalayan bir Deniz Piyade çavuşu tarafından yüzünden vuruldu. 5 dişi, dili, damağı, atar damarlarından biri parçalandı. Kurşun omuriliğine saplandı. Ölmedi.
Hastahaneye giderken konuşamıyordu ama bilinci açıktı. Defalarca ameliyat oldu. Dişleri, dili, damağı yeniden toplandı, bir damarı alındı. Herkes yaşadığına sevinirken, o "ya pilot olamazsam?" diye üzülüyordu.
Deniz Harp Okulu'na girmek istediğini söylediğinde doktorlar şaka yaptığını düşündüler. Hiç kimse raporu alacağına inanmıyor, Jay'e tıbbi açıdan güvenmiyordu. Pes etmedi. Derdini anlayan bir doktor bulana kadar defalarca "hayır!" cevabı alsa da yılmadı. Sonunda konusunda uzman, oldukça itibarlı bir doktor şuan bir sorunu olmadığını fark etti ve raporu vermeye ikna oldu.
Jay Deniz Harp Okulu'na girdi. Bitirdi. Uçuş Okulu'na girdi. Bitirdi. Jet uçuşuna başladı. Bitirdi. Sadece en iyi jet pilotlarının seçildiği "Savaş Pilotu" kursuna kalma hakkı kazandı. Ama insanlar yine ona güvenmiyor, alınan bir damarı yüzünden it dalaşları sırasında maruz kalacağı G kuvvetinde, kalan damarların vücuda yeterli kan taşıyamayacağına inanıyorlardı.
Doktoruna durumu anlattığında doktoru güldü. Kalan damarların da en az eskisi kadar kan taşımaya devam etmeye kendini programlayacağını, hiçbir sorununun olmadığını söyledi. Raporunu aldı. G testi için laboratuvara girdi ve bütün "normal" insanların dayanabildiği kadar G kuvvetine dayanarak testi geçti. Zorlu bir uçuş eğitimden sonra F-14 Tomcat savaş pilotu olarak yıllardır hayalini kurduğu Donanma'ya katıldı. Ona bu şansı vermeyi göze alabileecek, bu kadar anlayışlı bir işvereni dünyanın başka ülkesinde bulabilir miydi orası tartışılır...
Ama hala bugün uçağında Jay "Faceshot" Consalvi yazan, suratı dağılmış ve toplanmış bu adam, hayallerine tutunan insanların gelebileceği noktayı göstermek açısından yaşayan en güzel örneklerden biridir. Hayalleriniz başkalarına uçuk gelebilir. Size gülebilirler. Deli olduğunuzu, bütün enerjinizi gerçekleşmeyecek şeyler üzerine yoğunlaştırdığınızı düşünebilirler. Dünyada hayallerini kovalamaktan vazgeçmeyen insanlar olmasaydı bugün elektriğimiz yoktu, otomobil, uçak veya helikoptere binemiyorduk, telefonla görüşemiyorduk, bu yazıyı yazdığım bilgisayar da bir "hayal"di.
Asla pes etmeyin, hayalinizi yaşamak için elinizden geleni yapın. Hayallerinize ulaşmak için illa geniş maddi imkanlara, sınırsız kredi kartı limitine ihtiyaç duymayın. Schubert bestelerini kafasında tasarlar, kağıda döker, sonra piyanosu olan birine gider ve çalardı. Çünkü bir piyanosu yoktu...
Ne olursa olsun hayallerini kovalayan, asla pes etmeyen, başı dik arkadaşlarım. Bu yazı hepinize ithafen yazılmıştır...
NOTLAR:
Bu yazıyı ilk olarak 28 Ekim 2010'da BURADA yayınladım.
2 görsel de www.speedandangels.com adresinden alınmıştır.
İlgisini çekenler için belgeselin kendine inanılan bir pilotun Irak'taki ilk görevinde neler başardığını gösteren kısmı aşağıdadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder